5 Aralık 2010 Pazar

BOZCAADA' da Sonbahar...




















Geçtiğimiz hafta sonu Bozcada'nın meşhur çavuşüzümü ve bu üzümün geleceğini araştırmak için bir anket yapmak üzere adaya doğru yola çıktım. Geyikli sahilinden bindiğim feribotta sallantılı bir yolculukta sonra adaya ayak bastım. Yazın pek çok kez gittiğim adaya ikl defa kış mevsiminde gittim. Kışın çok daha romantik çok sakin ve huzur vericiydi.
Dört kişilik bir ekip ile gittik. Malesef ekibin başında hiç bir program yapmadan bizi adaya getiren hocamız vardı. Hiç birşey için önceden önlem almayıp hiç bir program yapmayan ve lamburlumbur olaya dalan hocamı yer yer gırtlaklamak istedim ama ada insanın sinirlerini öyle bir alıyordu ki pamuk gibi oluyodun. Önce Talay Şarapcılığın yeni nesil sahibi olan Mehmet Beyi bulduk, inanılmaz sabırlı olan bu kibar beyden artık unutulmaya yüz tutmuş çavuşüzümü ( ki daha sonraki yazılarımda bunları ve çavuş üzümünü uzun uzun anlatıcam) hakkında çok sağlam bilgiler edindikten sonra önce şarap fabrikasını ardındanda adayı gezdik. Artık sezon kapandığı için bütün dükkanlar kapalıydı. Yemek yemek için bile sayılı yer vardı. Ama adanın tüm güzellikleri ve kedileri yerindeydi. Gün batana kadar gezdik, gün batımından sonra Çınaraltı Cafe dışında hiçbiryerde insan kalmadığı için daha önce ayarlandığını sandığımız ama ayarlanmayan hatta bunun için hiç bir çaba sarfedilmeyen kalıcak yer problemini çözmeye çalıştık. Heryer kapalı, açık olan yerlerin hepsi komediydi. Açık olarak bulduğumuz yerler ( pansiyonu hepsi) o kadar yüksek fiyatlar söylüyorlardı ki acaba tüylerimizi ilk nerden yolmak isterler diye düşündüm. Fiyatı düşük biyer bulduk tabi; XXX ev pansiyon. Pansiyon sahibi amcam şeyini kaşıya kaşıya açtı kapıyı , pijamasını memelerinin hemen altına çekmiş bir vaziyette bize odaları göstermeye başladı, nezaketen baktık tabi odalara ... Ama kesinlikle kalınıcak gibi değil ; amcam evini pansiyon yapmış, alt katta onlar kaşına kaşına yaşarken büzde üst katta bir gece geçirecektik.Tabi ekibin tek bayanı olarak kabul etmedim. Sırtımızda çantalar elimizde şaraplar gezinmeye devam ettik. Tesadüfen bulduğumuz bir pansiyonu yaşlı tombik sevimli ama paragöz bir teyze kiraladı bize ' bakkkk fiyat kırıyom emme klima açmak yok, buzdolabı fişe takmeyeciniz bide sabah kahvaltısı yok' . Kabul etik anlaştık, odalara yerleştik. Sabah herkes en az iki kere klimayı açmayı denediğini ama sıcak üflemeyi ayarlayamadığı için kapattığını itiraf etti.
Çınaraltı kafede yapılan serin bir sabah kahvaltısından sonra kısa bir kaç görüşmeden sonra 12 feribotuylaadadan ayrıldık ve korku dolu anlar (inanılmaz bir fırtına vardı) yaşayarak geyikliye ayak bastık. Ve benim elimde Talay'ların ve Gülerada'nın harika kuntra şarapları ile bu fotoğraflar kaldı .....

2 yorum:

  1. ah çok istediğim ama gidemediğim yerlerden biridir Bozcaada.. çok güzel fotoğraflar elinize sağlık.. ışık huzmeleri çok güzel

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim . umarım bir gün gidebilirsiniz. Bozcaada bambaşka bir yer ...

    YanıtlaSil